Translate

5 Ağustos 2014

Pireli Yazı

BU DÜZEN BÖYLE Mİ GİDECEK?

İstanbul'un en rahat semtlerinden biri olan Kadıköy'de, hiç saat 22:00'den sonra bira almayı denediniz mi? 22:00'den sonra dediysem 22:15-22:30 gibi; gece yarılarında değil yani…

Bugün bir tekel bayisine uğradım. İçeride benden başka biri daha vardı.
"Bira alabiliyor muyuz?" diye sormak için adamın hesabını ödemesini bekledim.  Malum 22:00'den sonra bira satmanın cezası çok yüksek!

İş uzayınca ağzımdan soru dökülmüş oldu. Tekelci "yok" dedi ama kaşı gözü başka bir şey söylüyordu. "O zaman çekirdek alayım" dedim. Pek yemem halbuki... Bu sırada el çabukluğu ile iki birayı adama uzatmayı başardım. Adam işaret parmağını dudaklarına götürüp "şiişşt" dedi. Sustuk! Şüphelinin sırtının dönük olmasını fırsat bilip biraları tezgahın altına attık. Adam yüzünü bize doğru dönüp "su var mı?" diye sorduğunda, tekelci dışarıdaki dolaptan alabileceğini söyledi. Adam dışarı çıkar çıkmaz el birliği ile biraları sırt çantama tıktık.

Buna benzer bir eylemi,  ben en az üç kez yaşadım, adamınsa kim bilir kaçıncı yaşayışıydı. Koşar adımlarla oradan uzaklaşırken fena halde illegal bir şey yaptım duygusuna kapıldım. Tek derdim vardı oysa, çalışırken bana eşlik edecek iki bira satın almak.

Ben sahiden bu işten bir şey anlamadım. Hem bunu içselleştirmiş olmamız çok tuhaf geldi, hem de kendimi Persepolis'in bir karakteri gibi hissetmem…

Eh o zaman bu şarkı benim gibi sevip de kavuşamayanlara gelsin!



Hiç yorum yok: