BU DÜZEN BÖYLE Mİ GİDECEK?
İstanbul'un en rahat semtlerinden biri olan Kadıköy'de, hiç saat 22:00'den sonra bira almayı denediniz mi? 22:00'den sonra dediysem 22:15-22:30 gibi; gece yarılarında değil yani…
Bugün bir tekel
bayisine uğradım. İçeride benden başka biri daha vardı.
"Bira alabiliyor
muyuz?" diye sormak için adamın hesabını ödemesini bekledim. Malum 22:00'den sonra bira satmanın cezası çok
yüksek!
İş uzayınca ağzımdan
soru dökülmüş oldu. Tekelci "yok" dedi ama kaşı gözü başka bir şey söylüyordu.
"O zaman çekirdek alayım" dedim. Pek yemem halbuki... Bu sırada el çabukluğu
ile iki birayı adama uzatmayı başardım. Adam işaret parmağını
dudaklarına götürüp "şiişşt" dedi. Sustuk! Şüphelinin sırtının
dönük olmasını fırsat bilip biraları tezgahın altına attık. Adam yüzünü bize doğru
dönüp "su var mı?" diye sorduğunda, tekelci dışarıdaki dolaptan alabileceğini
söyledi. Adam dışarı çıkar
çıkmaz el birliği ile biraları sırt çantama tıktık.
Buna benzer bir eylemi,
ben en az üç kez yaşadım, adamınsa kim bilir
kaçıncı yaşayışıydı. Koşar adımlarla oradan uzaklaşırken fena halde illegal bir
şey yaptım duygusuna kapıldım. Tek derdim vardı oysa, çalışırken bana eşlik
edecek iki bira satın almak.
Ben sahiden bu işten
bir şey anlamadım. Hem bunu içselleştirmiş olmamız çok tuhaf geldi, hem de kendimi
Persepolis'in bir karakteri gibi hissetmem…
Eh o zaman bu şarkı
benim gibi sevip de kavuşamayanlara gelsin!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder